to separate out
[phrase form: separate]
01
ayırmak, izole etmek
to remove someone or something from a larger group or collection
Örnekler
The teacher separated out the troublemakers from the class to maintain discipline.
Öğretmen, disiplini sağlamak için sınıftaki sorun çıkaranları ayırdı.
She separated out the rare books from the library's general collection for special preservation.
O, özel koruma için nadir kitapları kütüphanenin genel koleksiyonundan ayırdı.
02
ayrılmak, farklılaşmak
to become distinct or distinguished from a group
Örnekler
Over time, the cream will separate out from the milk, forming a distinct layer.
Zamanla, krema sütten ayrılacak, belirgin bir tabaka oluşturacak.
In the melting process, impurities and minerals separate out, leaving pure metal behind.
Erime sürecinde, safsızlıklar ve mineraller ayrılır, geride saf metal bırakır.
