Ara
see-through
01
şeffaf, geçirgen
allowing light to pass through so that objects on the other side can be seen clearly
Example
The see-through plastic container made it easy to identify the contents without opening it.
Şeffaf plastik kap, içindekileri açmadan tanımlamayı kolaylaştırdı.
The see-through curtain provided privacy while still allowing natural light to enter the room.
Şeffaf perde, odaya doğal ışığın girmesine izin verirken mahremiyet sağladı.
1.1
transparan
(particularly of clothes) so thin that light passes through and therefore one is able to see through it
Example
She wore a see-through blouse over a tank top to add a touch of elegance while maintaining modesty.
Şeffaf bir bluz, bir tişörtün üzerine giyerek zarafet katarken aynı zamanda mütevaziliği korudu.
The fashion show featured a daring design with a see-through dress that highlighted the intricate patterns beneath.
Defile, altında yer alan karmaşık desenleri vurgulayan şeffaf bir elbiseyle cesur bir tasarımı sergiledi.
Yakın Kelimeler
