Sally
01
nükte, espri
an amusing or clever comment made quickly
Örnekler
Her sharp sally made the whole room laugh.
Onun keskin sally'si tüm odayı güldürdü.
He was known for his quick sallies during debates.
Tartışmalar sırasındaki hızlı çıkışları ile tanınırdı.
02
çıkış, ani saldırı
a sudden attack made by troops from a defensive position, especially during a siege
Örnekler
The soldiers launched a sally from the fortress at dawn.
Askerler şafakta kaleden bir çıkış başlattı.
Their final sally broke the enemy's front line.
Onların son çıkışı düşmanın cephe hattını kırdı.
03
bir çıkış, bir kaçamak
a short journey, often spontaneous or adventurous
Örnekler
Their afternoon sally led them to a hidden waterfall.
Öğleden sonraki keşif gezileri onları gizli bir şelaleye götürdü.
We took a sally into the countryside just for fun.
Sadece eğlence için kırsala bir gezi yaptık.



























