Rift
01
aralık
a visible separation or gap between masses of clouds
Örnekler
A rift opened in the clouds, letting sunlight stream through.
Bulutlarda bir yırtık açıldı ve güneş ışığının içeri sızmasına izin verdi.
The photographer captured a rift in the stormy sky.
Fotoğrafçı, fırtınalı gökyüzünde bir yırtık yakaladı.
02
ara bozukluğu
an end to a friendly relationship between people or organizations caused by a serious disagreement
Örnekler
The rift between the two longtime friends started over a minor disagreement but quickly escalated into a full-blown feud.
İki uzun zamandır arkadaş olan kişi arasındaki anlaşmazlık, küçük bir anlaşmazlıkla başladı ama hızla tam bir kavgaya dönüştü.
The scandal caused a significant rift within the organization, leading to resignations and infighting.
Skandal, organizasyon içinde istifalara ve iç çatışmalara yol açan önemli bir uyuşmazlık yarattı.
03
yarık
a narrow crack or split in rock or the earth's surface
Örnekler
A deep rift ran through the mountainside.
Bir yarık dağın yamacı boyunca uzanıyordu.
Geologists studied the rift to understand tectonic activity.
Jeologlar, tektonik aktiviteyi anlamak için rift'i inceledi.



























