to reverberate
01
yankılanmak
to resound or echo with a deep, prolonged sound, often creating a lasting impression or effect
Örnekler
Her laughter reverberated through the room, lifting everyone's spirits.
Onun kahkahası odayı yankılandırdı, herkesin moralini yükseltti.
The thunderous applause reverberated in the concert hall after the performance.
Performansın ardından gök gürültüsü gibi alkışlar konser salonunda yankılandı.
02
reverberasyon fırınında işlemek, reverberasyon fırınında eritmek
treat, process, heat, melt, or refine in a reverberatory furnace
03
sekmek, yankılanmak
spring back; spring away from an impact
04
yankılanmak, yansıtmak
to throw or bend back (from a surface)
05
yankılanmak, yansımak
be reflected as heat, sound, or light or shock waves
06
yankılanmak, etkisi uzun sürmek
have a long or continuing effect
Leksikal Ağaç
reverberating
reverberation
reverberate
reverber



























