to prop up
[phrase form: prop]
01
maddi destek sağlamak, desteklemek
to provide financial or material support to an organization, system, or person to prevent failure
Örnekler
The community gathered funds to prop up the local school that was facing closure due to lack of resources.
Topluluk, kaynak yetersizliği nedeniyle kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olan yerel okulu desteklemek için fon topladı.
In times of economic downturn, the central bank might take measures to prop up the currency.
Ekonomik durgunluk dönemlerinde, merkez bankası para birimini desteklemek için önlemler alabilir.
02
desteklemek, dayamak
to keep something in position using a structure or an object
Örnekler
He used a stick to prop up the broken window.
Kırık pencereyi desteklemek için bir çubuk kullandı.
When the frame broke, he had to prop up the window with a piece of wood.
Çerçeve kırıldığında, pencereyi bir parça tahtayla desteklemek zorunda kaldı.
