precipitous
01
acele ile yapılan
being made or carried out in a hurrying way that lacked thoughtful consideration
Örnekler
Critics argued the policy overhaul was too precipitous and did not allow for public comment.
Eleştirmenler, politika revizyonunun çok aceleci olduğunu ve kamuoyu yorumlarına izin vermediğini savundu.
The stock market plunge was seen by some as an overreaction or precipitous response not backed by fundamentals.
Bazıları tarafından borsadaki düşüş, temellerle desteklenmeyen aşırı bir tepki veya aceleci bir yanıt olarak görüldü.
02
sarp
having a high and steep slope, where one may fall
Örnekler
As they reached the summit, they were greeted by a breathtaking view of the precipitous valley below.
Zirveye ulaştıklarında, aşağıdaki dik vadiyi nefes kesici bir manzara karşıladı.
The climbers secured themselves to the ropes as they carefully made their way down the precipitous rock wall.
Tırmanıcılar, dik kayalık duvardan dikkatlice aşağı inerken kendilerini iplere sabitlediler.
Leksikal Ağaç
precipitously
precipitousness
precipitous
