to prank
01
şaka yapmak, numara yapmak
to play a mischievous trick or practical joke on someone, often for amusement and laughs
Transitive: to prank sb
Örnekler
The students decided to prank their teacher by rearranging the classroom furniture.
Öğrenciler, sınıfın mobilyalarını yeniden düzenleyerek öğretmenlerine şaka yapmaya karar verdiler.
Friends often prank each other during April Fools' Day, creating a lighthearted atmosphere.
Arkadaşlar, Nisan Balığı Günü'nde sık sık birbirlerine şaka yaparak neşeli bir ortam yaratırlar.
02
hava atmak, gösteriş yapmak
to act in a way that attracts attention or impresses others
Intransitive
Örnekler
She loved to prank in front of her friends, showing off her new outfit.
Arkadaşlarının önünde yeni kıyafetini göstererek şaka yapmayı severdi.
He could n’t help but prank when he entered the room, trying to impress his colleagues.
Odaya girdiğinde, meslektaşlarını etkilemeye çalışırken şaka yapmaktan kendini alamadı.
03
süslemek, donatmak
to dress or decorate something in a flashy or extravagant way
Transitive: to prank sb/sth
Örnekler
He decided to prank the room by draping it in garish decorations for the party.
Parti için odayı gösterişli süslemelerle kaplayarak şaka yapmaya karar verdi.
The children pranked the dollhouse with tiny, sparkling jewels and glittery accessories.
Çocuklar, bebek evini küçük, parıldayan mücevherler ve ışıltılı aksesuarlarla süsledi.
Prank
01
rekabet, yarışma
involving competition or competitiveness
02
şaka, soytarılık
acting like a clown or buffoon
03
şaka, numara
a ludicrous or grotesque act done for fun and amusement



























