Peasant
01
çiftçi
a farmer who owns or rents a small piece of land, particularly in the past or in poorer countries
Örnekler
The peasant worked tirelessly in the fields, cultivating crops to feed his family and sell at the market.
Köylü, ailesini beslemek ve pazarda satmak için tarlalarda durmaksızın çalışarak ürün yetiştiriyordu.
During medieval times, peasants were the backbone of the feudal economy, providing labor and food for the nobility.
Orta Çağ'da, köylüler feodal ekonominin bel kemiğiydi, soylulara emek ve yiyecek sağlıyorlardı.
02
köylü
a country person
Örnekler
The peasants of the countryside enjoyed a simple life.
She spent her childhood among peasants in the village.
03
köylü, kaba
a person who is impolite and lacks sophistication or proper manners
Örnekler
Despite his wealth, his crude behavior made some view him as a peasant.
Zenginliğine rağmen, kaba davranışları bazılarının onu bir köylü olarak görmesine neden oldu.
She scoffed at the partygoers, thinking them peasants with no sense of elegance.
Partiye katılanları, hiçbir zarafet anlayışı olmayan köylüler olarak düşünerek alay etti.
Leksikal Ağaç
peasanthood
peasantry
peasant
