to pause
01
ara vermek
to briefly stop a particular thing such as process before carrying on
Transitive: to pause an activity or process
Örnekler
They are pausing the game to discuss strategy.
Stratejiyi tartışmak için oyunu durduruyorlar.
He paused the music to answer the doorbell.
Kapı zilini cevaplamak için müziği duraklattı.
02
durdurmak, ara vermek
to stop for a time
Intransitive
Örnekler
The construction work paused during the heavy rain.
İnşaat çalışması şiddetli yağmur sırasında duraklatıldı.
He paused and waited for the audience to settle down.
O bir duraksama yaptı ve seyircinin sakinleşmesini bekledi.
Pause
Örnekler
The speaker took a pause to allow the audience to absorb the information.
Konuşmacı, dinleyicilerin bilgiyi özümsemesi için bir ara verdi.
After a short pause, she continued her presentation with renewed confidence.
Kısa bir aradan sonra, sunumuna yenilenmiş bir güvenle devam etti.
02
ara, durma
temporary inactivity
03
durdurma
the action of temporarily stopping the playback of a media file, allowing users to resume from where they left off
