to pass by
[phrase form: pass]
01
geçmek, ilerlemek
to continue moving forward, particularly in reference to time
Intransitive
Örnekler
As the minutes passed by, he grew more impatient.
Dakikalar geçtikçe, daha da sabırsızlandı.
She was so engrossed in her book that she did n't notice the evening passing by.
Kitabına o kadar dalmıştı ki akşamın geçtiğini fark etmedi.
02
yanından geçmek
to go past someone or something
Transitive: to pass by sb/sth
Örnekler
The flock of birds passed by the setting sun, creating a beautiful silhouette.
Kuş sürüsü, batmakta olan güneşin yanından geçerek güzel bir siluet oluşturdu.
Every morning, I watch the school bus pass by my window.
Her sabah, okul otobüsünün penceremin yanından geçmesini izlerim.
03
kaçırmak, fırsatı değerlendirmemek
to let an opportunity go without taking advantage of it
Transitive: to pass by an opportunity
Örnekler
He passed by the opportunity to invest in the company, which he later regretted.
Şirkete yatırım yapma fırsatını kaçırdı, bunu daha sonra pişman oldu.
I could n't pass by the chance to visit Paris while I was in Europe.
Avrupa'dayken Paris'i ziyaret etme fırsatını kaçıramazdım.
