parsimonious
Örnekler
Critics argued the government had grown too parsimonious in funding for education and social programs.
Eleştirmenler, hükümetin eğitim ve sosyal programlara fon sağlamada çok cimri hale geldiğini savundu.
Grandma was known for her parsimonious ways, rarely spending money even on herself.
Büyükanne, tutumlu yollarıyla tanınırdı, kendisine bile nadiren para harcardı.
Leksikal Ağaç
parsimoniousness
parsimonious
parsimony



























