Opponent
Örnekler
The two opponents faced off in the final match of the tennis tournament.
Tenis turnuvasının final maçında iki rakip karşı karşıya geldi.
She admired her opponent's skills but was determined to win the race.
Rakibinin yeteneklerine hayran kaldı ama yarışı kazanmaya kararlıydı.
02
muhalif
someone who disagrees with a system, plan, etc. and intends to put an end to it or change it
Örnekler
His opponent in the chess tournament was highly skilled.
Satranç turnuvasındaki rakibi oldukça yetenekliydi.
She faced a tough opponent in the final round of the debate.
Tartışmanın final turunda zor bir rakip ile karşılaştı.
opponent
01
karşıt, rakip
characterized by active opposition, hostility, or resistance
Örnekler
The two teams took opponent positions on the field, ready for a fierce competition.
İki takım sahada rakip pozisyonlar aldı, şiddetli bir yarışmaya hazır.
The debate was marked by opponent arguments, with neither side willing to concede.
Tartışma, karşıt argümanlarla belirlendi, hiçbir tarafın taviz vermeye niyeti yoktu.
