to obstruct
01
engellemek
to prevent something or someone from moving forward or progressing smoothly
Transitive: to obstruct access or movement
Örnekler
The fallen tree obstructed the path, causing a detour for hikers.
Düşen ağaç yolu kapattı, yürüyüşçülerin yolu değiştirmesine neden oldu.
The construction materials on the sidewalk obstructed pedestrian movement.
Kaldırımdaki inşaat malzemeleri yayaların hareketini engelliyordu.
02
engel oluşturmak
to deliberately create challenges or difficulties that slow down or prevent the smooth advancement or development of something
Transitive: to obstruct development of something
Örnekler
Ongoing negotiations between the parties threaten to obstruct the peace process.
Taraflar arasındaki devam eden müzakereler, barış sürecini engellemekle tehdit ediyor.
The upcoming strike has the potential to obstruct regular business operations.
Yaklaşan grev, düzenli iş operasyonlarını engelleme potansiyeline sahip.
03
engellemek, tıkamak
to block or impede the view of something by positioning oneself or another object in the path
Transitive: to obstruct a view
Örnekler
The towering skyscrapers obstructed the view of the sunset from the park.
Yükselen gökdelenler, parktan gün batımının görüntüsünü engelledi.
The dense fog obstructed visibility, making it difficult for drivers to see the road ahead.
Yoğun sis görüşü engelledi, sürücülerin ilerideki yolu görmesini zorlaştırdı.
Leksikal Ağaç
obstructed
obstructer
obstruction
obstruct
