obtrusive
01
rahatsız edici, müdahaleci
noticeable in a way that is unpleasant, unwanted, or disruptive
Örnekler
The bright neon sign outside the window was obtrusive and kept him awake at night.
Pencerenin dışındaki parlak neon tabela rahatsız ediciydi ve onu geceleri uyanık tutuyordu.
The obtrusive smell of cigarette smoke filled the room, bothering everyone inside.
Sigara dumanının rahatsız edici kokusu odayı doldurdu ve içerideki herkesi rahatsız etti.
02
çıkıntılı, belirgin
physically extending beyond what is typical or desired
Örnekler
The obtrusive wires dangled from the ceiling, ruining the clean design.
Göz alıcı kablolar tavandan sarkıyordu, temiz tasarımı mahvediyordu.
Her obtrusive hat blocked the view of those behind her.
Onun müdahaleci şapkası arkasındakilerin görüşünü engelliyordu.
Leksikal Ağaç
obtrusively
obtrusiveness
unobtrusive
obtrusive
obturate
obtur
