northward
Örnekler
The explorers journeyed northward, crossing icy tundras and dense forests.
Kaşifler, buzlu tundraları ve yoğun ormanları geçerek kuzeye doğru yol aldı.
The compass needle pointed northward, guiding the hikers through the mountainous terrain.
Pusula iğnesi kuzeye doğru işaret ederek, dağlık arazide yürüyüşçülere rehberlik etti.
Northward
01
kuzey, kuzey yönü
the area or direction lying toward the Earth's axis on the side opposite the sun at noon
Örnekler
Strange lights were seen flickering in the northward after dusk.
Alacakaranlıktan sonra kuzeye doğru titreyen garip ışıklar görüldü.
The hikers aimed for the northward, where the terrain grew steeper.
Yürüyüşçüler, arazinin daha dik hale geldiği kuzeye doğru ilerliyorlardı.
northward
01
kuzeye doğru, kuzey
moving in or oriented toward the direction of the north
Örnekler
The explorers set off on a northward journey into the uncharted wilderness.
Kaşifler, keşfedilmemiş vahşi doğaya kuzeye doğru bir yolculuğa çıktılar.
The river takes a sharp northward bend before flowing into the mountains.
Nehir, dağlara akmadan önce keskin bir kuzey dönüşü yapar.
Örnekler
The northward hills are known for their lush green forests and hiking trails.
Kuzeydeki tepeler, yemyeşil ormanları ve yürüyüş parkurları ile bilinir.
A northward island could be seen faintly on the horizon from the beach.
Sahilden ufukta kuzeye doğru bir ada hafifçe görülebiliyordu.
