nondescript
01
ne olduğu belli olmayan
lacking in the qualities that make something or someone stand out or appear special, often appearing plain or ordinary
Örnekler
Her handwriting was nondescript, neither elegant nor messy, just plain and straightforward.
El yazısı sıradandı, ne şık ne dağınık, sadece düz ve doğrudan.
Most of the buildings in the industrial zone were nondescript, with uniform gray walls and metal roofs.
Endüstri bölgesindeki binaların çoğu sıradan idi, üniform gri duvarları ve metal çatıları vardı.
Nondescript
01
sıradan biri, belirgin özellikleri olmayan kişi
someone who is not easily classified and lacks distinctive or interesting qualities
Örnekler
He was just a nondescript, unnoticed by everyone at the party.
O, partideki herkes tarafından fark edilmeyen sadece sıradan biriydi.
The spy posed as a nondescript, blending into the crowd with ease.
Casus, sıradan biri gibi davranarak kalabalığa kolayca karıştı.
