nebulous
01
bulutlu, belirsiz
vague and unclear, often used to describe ideas, concepts, or situations that are indistinct or hard to understand
Örnekler
The concept of happiness is often nebulous, varying from person to person.
Mutluluk kavramı genellikle belirsizdir, kişiden kişiye değişir.
His plans for the future were nebulous, without clear direction or purpose.
Gelecek için planları belirsizdi, net bir yön veya amaç yoktu.
Örnekler
As the fog cleared, a nebulous mist hung in the air, creating an otherworldly atmosphere.
Sis dağılırken, havada bulutsu bir pus asılı kaldı ve dünyadan başka bir atmosfer yarattı.
The scientist studied the nebulous formations in the laboratory, seeking to understand the intricate processes of cosmic dust.
Bilim insanı, laboratuvarda kozmik tozun karmaşık süreçlerini anlamaya çalışarak bulutsu oluşumları inceledi.
Leksikal Ağaç
nebulous
nebule
