to asphyxiate
01
boğulmak, nefes alamamak
to die as a result of being unable to breathe, due to a lack of air or oxygen
Intransitive
Örnekler
The victim asphyxiated after being trapped in the sealed room.
Kurban, mühürlenmiş odada sıkıştıktan sonra boğularak öldü.
The child accidentally asphyxiated from the plastic bag over his head.
Çocuk kafasındaki plastik torba yüzünden yanlışlıkla boğularak öldü.
02
boğmak, nefesini kesmek
to cause someone to stop breathing by depriving them of oxygen
Transitive: to asphyxiate sb
Örnekler
The closed room threatened to asphyxiate everyone inside.
Kapalı oda, içerideki herkesi boğmakla tehdit ediyordu.
Using a plastic bag to cover one 's head can dangerously asphyxiate a person.
Birinin başını plastik bir torba ile örtmek, tehlikeli bir şekilde boğulmasına neden olabilir.
Leksikal Ağaç
asphyxiated
asphyxiating
asphyxiation
asphyxiate
asphyxi
