loudly
Örnekler
He laughed loudly at the joke.
Şakaya yüksek sesle güldü.
The crowd cheered loudly when the team scored.
Takım gol attığında kalabalık yüksek sesle tezahürat yaptı.
02
yüksek sesle, şiddetle
in a strong or forceful manner to express opinions or feelings
Örnekler
They loudly protested the new policy changes.
Yeni politika değişikliklerine yüksek sesle protesto ettiler.
Activists loudly demand action on climate change.
Aktivistler, iklim değişikliği konusunda yüksek sesle eylem talep ediyor.
Örnekler
He dressed loudly, wearing bright colors and flashy jewelry.
Parlak renkler ve gösterişli takılar giyerek gösterişli bir şekilde giyinmişti.
The singer arrived at the party loudly, drawing everyone's attention.
Şarkıcı partiye gösterişli bir şekilde geldi, herkesin dikkatini çekti.
Leksikal Ağaç
loudly
loud



























