longstanding
Örnekler
Their longstanding friendship began in elementary school and has endured through all the ups and downs of life.
Onların uzun süredir devam eden arkadaşlığı ilkokulda başladı ve hayatın tüm iniş çıkışlarında devam etti.
The company has a longstanding tradition of community involvement and philanthropy.
Şirketin toplumla bütünleşme ve hayırseverlik konusunda uzun süredir devam eden bir geleneği vardır.
Örnekler
She is a longstanding member of the board, having served for over 20 years.
O, 20 yıldan fazla bir süredir hizmet veren, yönetim kurulunun uzun süredir devam eden bir üyesidir.
As a longstanding employee, he ’s witnessed many changes in the company.
Uzun süredir çalışan birisi olarak, şirkette birçok değişikliğe tanık oldu.
Leksikal Ağaç
longstanding
long
standing



























