to lampoon
01
hicvetmek
to criticize or joke about someone or something in public
Örnekler
The cartoonist lampooned the mayor's policies in the newspaper.
Karikatürist, belediye başkanının politikalarını gazetede lampoonladı.
The play lampooned political corruption with sharp wit.
Oyun, siyasi yolsuzluğu keskin bir zekayla lampooned etti.
Lampoon
01
hiciv
a drawing, speech, or text aiming to criticize something or someone in a humorous manner
Örnekler
The editorial used a clever lampoon to poke fun at the politician's recent gaffe.
Editör, politikacının son hatasını alay etmek için zekice bir lampoon kullandı.
The artist ’s latest cartoon was a sharp lampoon of the city's mayor and his controversial policies.
Sanatçının son çizgi filmi, şehrin belediye başkanı ve tartışmalı politikalarına yönelik keskin bir taşlamaydı.
Leksikal Ağaç
lampooner
lampoon



























