Jacket
01
ceket
a short item of clothing that we wear on the top part of our body, usually has sleeves and something in the front so we could close it
Örnekler
He put on his leather jacket before heading out on his motorcycle.
Motorsikletine binmeden önce deri ceketini giydi.
He unzipped his jacket when he entered the warm building.
Sıcak binaya girdiğinde ceketini açtı.
02
kitap kabı
a loose paper covering a book protecting it against dust, usually with a design or illustration on it
03
diş kronu, diş protezi
(dentistry) dental appliance consisting of an artificial crown for a broken or decayed tooth
04
kılıf, muhafaza
the tough metal shell casing for certain kinds of ammunition
05
patates kabuğu, patates derisi
the outer skin of a potato
06
ceket, jaket
the upper part of a suit, typically with sleeves and a collar, worn as part of a formal outfit
Örnekler
The jacket of the suit was perfectly tailored to his frame.
Takım elbisenin ceketi onun vücuduna mükemmel bir şekilde uyuyordu.
For the meeting, he wore a sharp black jacket with a white shirt.
Toplantı için, beyaz bir gömlek ile şık bir siyah ceket giydi.
07
mahkum dosyası, cezaevi kaydı
a prisoner's central file containing records and personal information
SlangÖrnekler
The guard checked his jacket before the transfer.
Gardiyan transferden önce onun dosyasını kontrol etti.
She reviewed the inmate 's jacket for prior offenses.
Mahkûmun önceki suçları için dosyasını inceledi.
to jacket
01
termal olarak iletken olmayan bir kaplama ile kaplamak, ısıl yalıtımlı bir örtü sağlamak
provide with a thermally non-conducting cover
02
ceket giymek, üstüne ceket almak
put a jacket on
