intuitive
01
içe doğan
coming from natural instincts or inclinations
Örnekler
Children are intuitive learners, picking up language quickly.
Onun problem çözmedeki sezgisel yaklaşımı sıklıkla yenilikçi çözümlere yol açtı.
She has an intuitive grasp of social dynamics.
Misafirlerini şaşırtan ve memnun eden sezgisel yiyecek eşleştirmeleri yaptı.
02
sezgisel
based on or derived from instinct rather than rational analysis
Örnekler
She had an intuitive understanding of how people felt.
İnsanların nasıl hissettiğine dair sezgisel bir anlayışı vardı.
The design was intuitive, making it easy for users to navigate without instructions.
Tasarım sezgisel idi, bu da kullanıcıların talimat olmadan kolayca gezinmesini sağlıyordu.
03
anlaşılması ve kullanılması kolay
(of computer software) easily learnt and understood, therefore making usage simpler
Örnekler
The new smartphone features an intuitive interface that makes it easy for users to navigate and find what they need.
Yeni akıllı telefon, kullanıcıların kolayca gezinmesini ve ihtiyaç duyduklarını bulmasını sağlayan sezgisel bir arayüze sahiptir.
The graphic design software has an intuitive layout, allowing artists to create stunning digital artwork without a steep learning curve.
Grafik tasarım yazılımının sezgisel bir düzeni vardır, bu da sanatçıların dik bir öğrenme eğrisi olmadan çarpıcı dijital sanat eserleri oluşturmasına olanak tanır.
Leksikal Ağaç
intuitively
intuitive
intuit



























