indelible
Örnekler
The tragedy left an indelible mark on the community, changing it forever.
Trajedi, topluluk üzerinde silinmez bir iz bıraktı ve onu sonsuza dek değiştirdi.
Her kindness made an indelible impression on everyone she met.
Nezaketi, tanıştığı herkeste silinmez bir izlenim bıraktı.
02
silinmez
leaving marks which are permanent and cannot be erased or removed
Örnekler
The child accidentally drew on the walls with an indelible marker, leaving stains that could n't be cleaned.
Çocuk yanlışlıkla duvarlara silinmez bir kalemle çizdi ve temizlenemeyen lekeler bıraktı.
The indelible ink on the ballot paper ensured that votes could not be altered or tampered with.
Oy pusulasındaki silinmez mürekkep, oyların değiştirilemeyeceğini veya tahrif edilemeyeceğini sağladı.
Leksikal Ağaç
indelibly
indelible
delible



























