Incentive
01
özendirme
something that is used as an encouraging and motivating factor
Örnekler
The opportunity to travel abroad was a great incentive for volunteers to participate in the program.
Yurtdışına seyahat etme fırsatı, gönüllülerin programa katılması için büyük bir teşvik oldu.
The prospect of winning a prize served as an incentive for participants to enter the competition.
Bir ödül kazanma beklentisi, katılımcıların yarışmaya girmesi için bir teşvik olarak hizmet etti.
02
mükafat
a payment or concession to encourage someone to do something specific
Örnekler
The company offered a bonus as an incentive for employees who exceeded their sales targets.
Şirket, satış hedeflerini aşan çalışanlar için bir teşvik olarak bonus teklif etti.
Tax incentives are often used by governments to encourage investment in renewable energy.
Hükümetler, yenilenebilir enerjiye yatırımı teşvik etmek için genellikle vergi teşviklerini kullanır.
Leksikal Ağaç
disincentive
incentivize
incentive



























