Hydrate
01
hidrat, hidratlı bileşik
any compound that contains water of crystallization
to hydrate
01
su vermek, hidrate etmek
to provide someone or something with water or fluids to ensure proper function or health
Transitive: to hydrate sb/sth
Örnekler
Athletes are hydrating themselves with sports drinks during the marathon.
Sporcular maraton sırasında spor içecekleri ile hidrate oluyorlar.
The skincare routine includes hydrating the skin with a moisturizing cream.
Cilt bakım rutini, cildi nemlendirici bir kremle nemlendirmeyi içerir.
1.1
su almak, su içmek
to take in water or fluids to stay healthy or maintain proper function
Intransitive
Örnekler
It 's essential to hydrate by drinking water throughout the day.
Gün boyunca su içerek hidrate olmak çok önemlidir.
The plant 's leaves wilted in the dry climate but started to hydrate again after a heavy rain shower.
Bitkinin yaprakları kuru iklimde soldu ama şiddetli bir sağanak sonrası tekrar su aldı.
02
hidratlamak
(chemistry) to combine and form a compound with water molecules
Intransitive
Örnekler
When calcium chloride is exposed to air, it hydrates by absorbing moisture from the atmosphere.
Kalsiyum klorür havaya maruz kaldığında, atmosferden nem emerek hidratlanır.
Gypsum, a mineral composed of calcium sulfate, hydrates when mixed with water to form hydrated calcium sulfate.
Alçıtaşı, kalsiyum sülfattan oluşan bir mineral, su ile karıştırıldığında hidratlı kalsiyum sülfat oluşturmak için hidratlanır.
Leksikal Ağaç
monohydrate
hydrate
