to huddle
01
toplanmak, bir araya gelmek
to gather closely, usually for privacy, protection, or discussion
Intransitive
Örnekler
The football team huddled together to discuss their strategy.
Futbol takımı stratejilerini tartışmak için toplandı.
Cold and wet, the friends huddled around the campfire for warmth.
Soğuk ve ıslak, arkadaşlar ısınmak için kamp ateşinin etrafında toplandılar.
02
kıvrılmak, büzüşmek
to pull one's body close together
Intransitive
Örnekler
She huddled under the blanket to shield herself from the cold.
Soğuktan korunmak için battaniyenin altına büzüştü.
The child huddled in the corner, frightened by the thunder.
Çocuk, gök gürültüsünden korkarak köşede büzüştü.
Huddle
01
fısıldaşma, hızlı özel toplantı
(informal) a quick private conference
02
grup
a small crowd of people gathered tightly
Leksikal Ağaç
huddled
huddler
huddle
