grumbling
01
homurdan, söylenen
producing a low, discontented, or continuous sound
Örnekler
As the storm approached, the grumbling thunder warned of impending rain.
Fırtına yaklaşırken, homurdanan gök gürültüsü yaklaşan yağmuru haber veriyordu.
The grumbling engine of the old car struggled to start in the cold morning.
Eski arabanın homurdanan motoru soğuk sabah saatlerinde çalışmakta zorlandı.
Grumbling
01
söylenme, homurdanma
a complaint uttered in a low and indistinct tone
02
homurdanma, söylenme
a loud low dull continuous noise
