grossly
01
aşırı derecede, abartılı bir şekilde
to an excessive or exaggerated degree
Örnekler
The cost of the repairs was grossly inflated.
Tamirlerin maliyeti aşırı şişirilmişti.
Their profits were grossly underestimated last quarter.
Kârları geçen çeyrekte aşırı derecede hafife alındı.
02
aşırı derecede, açıkça
in a way that is glaringly improper, offensive, or wrong
Örnekler
He grossly violated the terms of the agreement.
O, anlaşmanın şartlarını ağır bir şekilde ihlal etti.
The article grossly misrepresented her statements.
Makale, ifadelerini ağır bir şekilde çarpıttı.
03
kaba bir şekilde, iğrenç bir şekilde
in a crude, unrefined, or repulsive manner
Örnekler
He grossly devoured his meal without pausing to breathe.
Yemeğini nefes almak için durmadan kaba bir şekilde yedi.
She grossly spat on the ground in front of the guests.
O, konukların önünde yere iğrenç bir şekilde tükürdü.
Leksikal Ağaç
grossly
gross
