Goad
01
sivri uçlu sopa, dürtücü
a pointy instrument used to prod animals into motion, especially in farming or herding
Örnekler
The farmer used a goad to drive the oxen forward.
Çiftçi öküzleri ileri sürmek için bir sivri uçlu sopa kullanıyordu.
A wooden goad hung beside the stable door.
Ahır kapısının yanında tahta bir mızrak asılıydı.
02
dürtü, kışkırtma
a remark that urges or challenges someone to act, by irritating or daring them
Örnekler
Her challenge was a subtle goad to prove him wrong.
Onun meydan okuması, onun yanıldığını kanıtlamak için ince bir dürtü idi.
He responded to the goad with unexpected confidence.
Beklenmedik bir güvenle kışkırtmaya yanıt verdi.
to goad
01
kışkırtmak, teşvik etmek
to strategically and persistently encourage or stimulate someone
Transitive: to goad sb
Ditransitive: to goad sb to do sth
Örnekler
The coach knew how to goad his players to push their limits during intense training sessions.
Koç, yoğun antrenman seanslarında oyuncularını sınırlarını zorlamaya teşvik etmeyi biliyordu.
Facing a tough deadline, the project manager tried to goad the team.
Zor bir son teslim tarihiyle karşı karşıya kalan proje yöneticisi, ekibi teşvik etmeye çalıştı.
02
kışkırtmak
to irritate or provoke someone, typically through persistent criticism, taunts, or annoying behavior
Transitive: to goad sb
Örnekler
The relentless teasing from his classmates began to goad him, pushing him to the brink of frustration.
Sınıf arkadaşlarının acımasız alayları onu kışkırtmaya (birini tahrik etmek veya kızdırmak, tipik olarak ısrarlı eleştiriler, alaylar veya can sıkıcı davranışlar yoluyla) başladı, onu hayal kırıklığının eşiğine itti.
She would goad her brother by continually bringing up his past mistakes during family gatherings.
O, aile toplantılarında sürekli olarak geçmiş hatalarını gündeme getirerek kardeşini kışkırtırdı.
03
kışkırtmak, dürtmek
to drive or prod an animal, typically cattle or livestock, using a spiked stick or pointed instrument
Transitive: to goad animals
Örnekler
The rancher skillfully goaded the herd of cattle towards the pasture using a pointed staff.
Çiftçi, sivri uçlu bir sopa kullanarak sığır sürüsünü ustalıkla mızrakladı.
In traditional farming practices, farmers would goad oxen with a spiked stick to plow the fields.
Geleneksel tarım uygulamalarında, çiftçiler tarlaları sürmek için büyükbaş hayvanları sivri uçlu bir çubukla dürtüklerdi.



























