fruitful
Örnekler
The meeting was fruitful, leading to new ideas and solutions.
Toplantı verimli geçti, yeni fikirler ve çözümler ortaya çıktı.
Their collaboration was fruitful, resulting in a successful product launch.
İşbirliği verimli oldu ve başarılı bir ürün lansmanıyla sonuçlandı.
02
verimli, bol ürün veren
producing a large amount of crops or harvest
Örnekler
The apple tree in our backyard is so fruitful that we share baskets of apples with our neighbors every fall.
Arka bahçemizdeki elma ağacı o kadar verimli ki her sonbahar komşularımızla elma sepetleri paylaşıyoruz.
After years of careful pruning, the pear tree became incredibly fruitful, its branches sagging under the weight of ripe fruit.
Yıllarca süren dikkatli budamanın ardından, armut ağacı inanılmaz derecede verimli hale geldi, dalları olgun meyvelerin ağırlığı altında eğiliyordu.
Leksikal Ağaç
fruitfully
fruitfulness
unfruitful
fruitful
fruit



























