to fall upon
[phrase form: fall]
01
rastlantıyla karşılaşmak, beklenmedik bir şekilde bulmak
to encounter suddenly or unexpectedly
Örnekler
As they explored the dense forest, they unexpectedly fell upon an ancient ruin.
Sık ormanı keşfederken, beklenmedik bir şekilde eski bir kalıntıya rastladılar.
In the dark alley, they were startled when they fell upon a stray cat.
Karanlık sokakta, bir sokak kedisine rastladıklarında irkildiler.
02
düşmek, maruz kalmak
to experience or suffer from a particular situation or circumstance
Örnekler
With the economic downturn, many businesses started to fall upon financial difficulties.
Ekonomik düşüşle birlikte, birçok işletme mali zorluklar yaşamaya başladı.
Families in the region began to fall upon hardships after the natural disaster struck.
Bölgedeki aileler, doğal afetten sonra zorluklarla karşılaşmaya başladı.



























