fallacious
01
yanıltıcı
deliberately designed to mislead
Örnekler
The website propagated fallacious information to gain clicks.
Web sitesi, tıklamalar kazanmak için yanıltıcı bilgiler yaydı.
His fallacious argument was meant to trick the jury.
Onun yanıltıcı argümanı jüriyi kandırmak içindi.
02
yanıltıcı, sahte
logically or factually flawed
Örnekler
The report 's conclusion was fallacious because it relied on outdated data.
Raporun sonucu, eski verilere dayandığı için yanıltıcı idi.
His argument was fallacious, resting on a misunderstanding of the law.
Onun argümanı yanıltıcıydı, yasayı yanlış anlamaya dayanıyordu.
Leksikal Ağaç
fallaciousness
fallacious
fallacy



























