engrossing
01
büyüleyici, sürükleyici
so interesting or attention-grabbing that it fully occupies the mind
Örnekler
The movie was so engrossing that I did n't check my phone once.
Film o kadar sürükleyiciydi ki telefonumu bir kez bile kontrol etmedim.
He read an engrossing novel about time travel.
Zamanda yolculuk hakkında büyüleyici bir roman okudu.



























