to embolden
01
cesaretlendirmek
to give someone courage or confidence, inspiring them to take bold actions or face challenges with determination
Transitive: to embolden sb
Örnekler
The leader 's speech was intended to embolden the team to tackle challenging tasks.
Liderin konuşması, ekibin zorlu görevleri üstlenmesi için cesaretlendirmek amacını taşıyordu.
Supportive friends can embolden individuals to step out of their comfort zones.
Destekleyici arkadaşlar, bireylerin rahatlık alanlarından çıkmaları için onları cesaretlendirebilir.
Leksikal Ağaç
emboldened
embolism
embolden
