alongside
Örnekler
She stood alongside her best friend during the graduation ceremony.
Mezuniyet töreni sırasında en iyi arkadaşının yanında durdu.
The new product will be launched alongside a series of marketing campaigns to maximize visibility.
Yeni ürün, görünürlüğü en üst düzeye çıkarmak için bir dizi pazarlama kampanyasıyla birlikte piyasaya sürülecek.
02
cesaretle, yiğitçe
made bold or courageous
alongside
01
yanında, boyunca
used to indicate being positioned or situated next to something or someone
Örnekler
The new building stands alongside the old one.
Yeni bina eskisinin yanında duruyor.
He walked alongside his friend during the parade.
Geçit töreni sırasında arkadaşının yanında yürüdü.
02
yanında, işbirliği içinde
in collaboration or cooperation with
Örnekler
She worked alongside her colleagues to complete the project.
Projeyi tamamlamak için meslektaşlarıyla birlikte çalıştı.
The artist worked alongside a renowned sculptor to create a masterpiece.
Sanatçı, bir şaheser yaratmak için ünlü bir heykeltıraşla birlikte çalıştı.



























