to disintegrate
01
parçalanmak, dağılmak
to break or lose structure and unity over time
Intransitive
Örnekler
Over time, the old paper began to disintegrate, turning into fragile fragments.
Zamanla, eski kağıt parçalanmaya başladı ve kırılgan parçalara dönüştü.
The ancient ruins started to disintegrate due to exposure to the elements.
Antik harabeler, elementlere maruz kaldığı için parçalanmaya başladı.
02
parçalanmak, dağılmak
to break down or fragment into constituent components due to various forces or interactions
Intransitive
Örnekler
The asteroid disintegrated upon entering Earth's atmosphere, creating a meteor shower.
Asteroit, Dünya'nın atmosferine girerken parçalandı ve bir meteor yağmuru oluşturdu.
Over time, the unstable nucleus of the radioactive atom disintegrated, emitting radiation.
Zamanla, radyoaktif atomun kararsız çekirdeği parçalandı, radyasyon yaydı.
03
parçalanmak, dağılmak
to cause an object or substance to undergo a process of fragmentation or breakdown
Transitive: to disintegrate an object or substance
Örnekler
The powerful explosives were designed to disintegrate the solid rock, blasting it into smaller fragments.
Güçlü patlayıcılar, katı kayayı parçalamak ve daha küçük parçalara ayırmak için tasarlandı.
The acid 's corrosive properties were so strong that it could disintegrate metal.
Asidin aşındırıcı özellikleri o kadar güçlüydü ki metali parçalayabilirdi.
Leksikal Ağaç
disintegrate
integrate
integr



























