Dilettante
01
amatör
a person who has an interest in a particular subject but lacks determination or knowledge on the matter
Örnekler
He dabbled in painting but considered himself more of a dilettante than a serious artist, rarely devoting enough time to master the craft.
Resimle uğraştı ama kendini ciddi bir sanatçıdan çok bir amatör olarak gördü, zanaatında ustalaşmak için nadiren yeterli zaman ayırdı.
She attended a few wine tasting events and considered herself a dilettante in oenology, enjoying the experience without delving deeply into the complexities of wine appreciation.
Birkaç şarap tadım etkinliğine katıldı ve kendini şarap biliminde bir dilettante olarak gördü, şarap takdirinin karmaşıklıklarına derinlemesine girmeden deneyimin tadını çıkardı.
dilettante
01
amatör, hevesli
engaging in an activity or subject without serious commitment or deep understanding
Örnekler
His dilettante approach to painting meant he never finished a single canvas.
Onun resimdeki amatör yaklaşımı, tek bir tuvali bile bitirmediği anlamına geliyordu.
She gave a dilettante lecture on astronomy, full of vague ideas and misused terms.
O, astronomi üzerine, belirsiz fikirler ve yanlış kullanılan terimlerle dolu amatör bir konferans verdi.



























