devout
de
di
vout
ˈvaʊt
vaut
British pronunciation
/dɪvˈa‍ʊt/

"devout"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

devout
01

dindar

believing firmly in a particular religion
devout definition and meaning
example
Örnekler
He leads a devout lifestyle, observing religious rituals with unwavering dedication.
O, sarsılmaz bir adanmışlıkla dini ritüelleri gözlemleyerek dindar bir yaşam tarzı sürdürüyor.
She is a devout follower of Buddhism, practicing meditation daily.
O, günlük meditasyon yaparak Budizm'in dindar bir takipçisidir.
02

içten

sincere or earnest in one's beliefs, convictions, or principles
example
Örnekler
She was a devout advocate for animal rights, dedicating her time and resources to supporting the cause.
Hayvan haklarının dürüst bir savunucusuydu, zamanını ve kaynaklarını bu davayı desteklemeye adadı.
He remained devout in his commitment to environmental conservation, consistently volunteering for clean-up initiatives.
Çevre korumaya olan bağlılığında dindar kaldı, sürekli olarak temizlik girişimlerine gönüllü oldu.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store