alimentary
01
besleyici, gıdasal
relating to the provision or processing of nutrients necessary for growth and health
Örnekler
The school redesigned its menu with alimentary balance in mind to support student growth.
Okul, öğrenci büyümesini desteklemek için beslenme dengesini göz önünde bulundurarak menüsünü yeniden tasarladı.
Vitamin-fortified cereals serve an alimentary function for populations at risk of deficiency.
Vitaminle güçlendirilmiş tahıllar, eksiklik riski altındaki nüfuslar için besleyici bir işlev görür.
02
beslenme ile ilgili, sindirimsel
pertaining to the organs and processes involved in digestion
Örnekler
The endoscopy revealed inflammation throughout the patient's alimentary canal.
Endoskopi, hastanın tüm sindirim kanalında iltihap olduğunu ortaya çıkardı.
Chronic disorders of the alimentary lining can impair nutrient absorption.
Beslenme kanalı astarının kronik bozuklukları besin emilimini bozabilir.



























