to denigrate
01
kötülemek, karalamak
to intentionally make harmful statements to damage a person or thing's worth or reputation
Transitive: to denigrate sb/sth
Örnekler
The tabloid newspaper consistently denigrated the celebrity, spreading false rumors to tarnish their reputation.
Sansasyonel gazete, ünlünün itibarını zedelemek için yanlış söylentiler yayarak onu sürekli karaladı.
The political opponent resorted to denigrating the candidate's character rather than focusing on policy differences.
Siyasi rakip, politika farklılıklarına odaklanmak yerine adayın karakterini karalamaya başvurdu.
02
eleştirerek küçültmek
to disparage or belittle something by denying its importance, validity, or worth
Transitive: to denigrate sth
Örnekler
Some politicians have been known to denigrate scientific research findings that conflict with their agendas.
Bazı politikacılar, gündemleriyle çelişen bilimsel araştırma bulgularını aşağılamakla tanınırlar.
It 's unfair to denigrate someone's achievements simply because they do n't conform to traditional standards of success.
Geleneksel başarı standartlarına uymadığı için birinin başarılarını küçümsemek haksızlıktır.
Leksikal Ağaç
denigrating
denigration
denigrative
denigrate
denigr



























