deliberate
01
kasıtlı
done on purpose
Örnekler
His deliberate choice of words conveyed a sense of seriousness.
Onun kasıtlı kelime seçimi bir ciddiyet duygusu iletti.
The decision to delay the project was a deliberate choice to ensure quality.
Projeyi geciktirme kararı, kaliteyi sağlamak için kasıtlı bir seçimdi.
02
kasıtlı, önceden tasarlanmış
carefully thought out in advance
03
kasıtlı, özenli
unhurried and with care and dignity
to deliberate
01
üzerinde durmak
to think carefully about something and consider it before making a decision
Intransitive
Transitive: to deliberate an issue
Örnekler
Before accepting the job offer, she took time to deliberate the pros and cons.
İş teklifini kabul etmeden önce, artıları ve eksileri tartmak için zaman ayırdı.
It 's essential to deliberate the consequences of major financial decisions.
Büyük finansal kararların sonuçlarını tartışmak esastır.
02
üzerinde tartışmak
to have a formal discussion about an issue before deciding on it
Intransitive
Örnekler
The board members deliberated for hours before making their final decision.
Yönetim kurulu üyeleri, nihai kararlarını vermeden önce saatlerce tartıştılar.
The council deliberated over the new law to ensure it would benefit everyone.
Konsey, herkese fayda sağlayacağından emin olmak için yeni yasa üzerinde tartıştı.
Leksikal Ağaç
deliberately
deliberateness
deliberate
