dead-end
Örnekler
He's trapped in a dead-end job with no chance for promotion.
O, terfi şansı olmayan çıkmaz bir işe sıkışıp kalmış.
She realized she was in a dead-end relationship and decided to move on.
Çıkmaz bir ilişki içinde olduğunu fark etti ve devam etmeye karar verdi.



























