Corn
01
mısır
a tall plant with large yellow seeds that grow together on a cob, which is cooked and eaten as a vegetable or animal food
Dialect
American
American
Örnekler
He added sweet corn to his salad for extra crunch.
Salatasına ekstra çıtırlık için tatlı mısır ekledi.
The soup was made with corn, potatoes, and herbs.
Çorba mısır, patates ve otlarla yapılmıştı.
02
tahıl tanesi
the dried grains or kernels of a cereal plant, commonly used in various culinary preparations
Örnekler
As the corn dried in the sun, it turned into golden kernels ready for harvest.
Mısır güneşte kururken, hasat için hazır altın renkli tanelere dönüştü.
I crushed the corn into coarse pieces to use as a topping for my cornbread.
Mısır ekmeğimin üzerine serpmek için mısırı iri parçalara ezdi.
03
mısır, koçan
ears of corn that can be prepared and served for human food
04
mısır viskisi, bourbon
whiskey distilled from a mash of not less than 80 percent corn
05
buğday, tahıl
(Great Britain) any of various cereal plants (especially the dominant crop of the region--wheat in Great Britain or oats in Scotland and Ireland)
06
nasır, kallus
a hard thickening of the skin (especially on the top or sides of the toes) caused by the pressure of ill-fitting shoes
07
duygusal şey, bayağılık
something sentimental or trite
08
aşırı duygusallık, yapmacık davranış
exaggerated sentimentality or overly dramatic behavior, often in entertainment or speech, that comes across as clichéd or insincere
Disapproving
Humorous
InformalÖrnekler
The movie was full of corn, with its predictable plot and cheesy dialogue.
Film, öngörülebilir konusu ve bayat diyaloglarıyla aşırı duygusallık doluydu.
His speech was so full of corn that it felt more like a soap opera than a serious talk.
Konuşması o kadar abartılı duygusallık doluydu ki ciddi bir konuşmadan çok bir pembe dizi gibi hissettirdi.
to corn
01
tuzlamak, tuzla korumak
preserve with salt
02
(sığırları) mısırla beslemek, (sığırlara) mısır yedirmek
feed (cattle) with corn
Leksikal Ağaç
bicorn
corny
tricorn
corn
