to convulse
01
kahkaha krizine girmek, kahkahalara boğulmak
be overcome with laughter
02
katılmak, kahkahalarla katılmak
make someone convulse with laughter
03
kasılmak, istemsizce kasılmak
contract involuntarily, as in a spasm
04
kasmak
to make someone experience muscle contractions, especially by making them laugh
Örnekler
The comedian ’s hilarious performance convulsed the audience with uncontrollable laughter.
Komediyenin komik performansı, seyircileri kontrol edilemez kahkahalarla sarsarak güldürdü.
The parody sketch was so well-done that it convulsed the entire theater into fits of laughter.
Parodi skeci o kadar iyiydi ki tüm tiyatroyu kahkahalarla sarsarak güldürdü.
05
karıştırmak
to shake in a violent and uncontrollable way
Transitive
Örnekler
A deep cough convulsed him, leaving him breathless and struggling to recover.
Derin bir öksürük onu sarsarak, nefessiz bıraktı ve iyileşmek için mücadele etmesine neden oldu.
Grief convulsed her body as she sobbed uncontrollably at the tragic news.
Keder, trajik haber karşısında kontrolsüzce ağlarken bedenini sarsıyordu.
06
şiddetle sallamak
to experience violent, uncontrollable shaking or movement
Intransitive
Örnekler
His body convulsed violently as he experienced a seizure, alarming everyone around him.
Nöbet geçirirken vücudu şiddetle kasıldı, etrafındaki herkesi alarma geçirdi.
The patient ’s body convulsed under the shock of the treatment, prompting immediate medical intervention.
Hastanın vücudu tedavinin şoku altında konvülsiyon geçirdi, bu da acil tıbbi müdahaleye yol açtı.
Leksikal Ağaç
convulsion
convulsive
convulse



























