contentious
01
çekişmeli
inclined to argue or provoke disagreement
Örnekler
The contentious individual frequently initiated arguments and disagreements within the group.
Tartışmacı birey, grup içinde sık sık tartışmalar ve anlaşmazlıklar başlatırdı.
Her contentious nature made it challenging to reach consensus in team discussions.
Onun tartışmacı doğası, ekip tartışmalarında fikir birliğine varmayı zorlaştırıyordu.
02
tartışma konusu olan
causing disagreement or controversy among people
Örnekler
The contentious issue of gun control sparked heated debates among lawmakers.
Silah kontrolünün tartışmalı konusu, milletvekilleri arasında hararetli tartışmalara yol açtı.
The proposal to build a new highway through the national park was highly contentious among environmentalists.
Milli parkın içinden yeni bir otoyol inşa etme önerisi, çevreciler arasında oldukça tartışmalı idi.
Leksikal Ağaç
contentiousness
noncontentious
uncontentious
contentious
content



























