Concurrence
01
aynı zamana rastlama
the simultaneous occurrence of events or circumstances
Örnekler
Researchers were fascinated by the concurrence of multiple rare bird species appearing in the same region.
Araştırmacılar, aynı bölgede görülen birden fazla nadir kuş türünün eşzamanlılığından büyülendi.
The concurrence of their birthdays and anniversary made the date extremely special for the couple.
Doğum günlerinin ve yıldönümlerinin tesadüfü, tarihi çift için son derece özel kıldı.
02
elbirliği, uyuşma
the state of being in agreement
Örnekler
The committee members all concurred on the need for stricter safety regulations.
Komite üyelerinin hepsi, daha sıkı güvenlik düzenlemelerine ihtiyaç olduğu konusunda hemfikir oldu.
The scientists concurred with the theory presented by the leading expert in the field.
Bilim insanları, alanında önde gelen uzmanın sunduğu teoriyle anlaşma içindeydi.
03
tesadüf, eşzamanlılık
the temporal property of two things happening at the same time
04
işbirliği
a state of cooperation
Leksikal Ağaç
concurrency
concurrence
concur
