to concatenate
01
zincirlemek
to connect or join multiple items, events, or ideas so that they form a continuous sequence
Transitive: to concatenate sth
Örnekler
The filmmaker concatenated short clips to create a single documentary.
Yönetmen, tek bir belgesel oluşturmak için kısa klipleri birleştirdi.
Several small incidents concatenated to cause a major crisis.
Birkaç küçük olay birleştirilerek büyük bir krize neden oldu.
02
birleştirmek
(programming) to join two or more strings of text into a single continuous string
Transitive: to concatenate sth
Örnekler
In Python, you can concatenate strings using the + operator.
Python'da, + operatörünü kullanarak dizeleri birleştirebilirsiniz.
The program concatenates the user's first and last names into one field.
Program, kullanıcının adını ve soyadını tek bir alanda birleştirir.
Leksikal Ağaç
concatenation
concatenate
