to clang
01
çınlamak, gürlemek
to produce a loud sound
Örnekler
The old bell clangs loudly every hour, echoing through the village.
Eski çan her saat yüksek sesle çınlar, köyde yankılanır.
He dropped the metal tray, which hit the floor with a deafening clang.
Metal tepsiyi düşürdü, yere çınlama ile çarptı.
Clang
01
çınlama, tıkırtı
a sharp sound made by metal objects hitting each other or a hard surface
Örnekler
The clang of the church bells echoed through the village.
Kilise çanlarının çınlaması köy boyunca yankılandı.
The loud clang of the hammer hitting the anvil could be heard from the blacksmith's shop.
Demirci dükkanından çekiç örsü vururken çıkan yüksek çınlama sesi duyulabiliyordu.
Leksikal Ağaç
clanger
clanging
clangor
clang
